Takvimler 1 Ağustos 2019'u, akrep ve yelkovan İstanbul saati ile 06.11'i gösterdiğinde göklerde Ay ve Güneş kavuşarak Yeniay'ı meydana getirecekler. Yeniay'lar başlangıç enerjisidir fakat bu yeniayda başlangıçlar için keskin sonlanışlar da mevcut. Yeni başlangıçlarınız için ise Ay'ın görünür olması gerektiği için 2 - 3 gün sonrasını tavsiye ederim.
GÖKTEKİ NE İSE;
*Ay ve Güneş Aslan burcunun 08 36' derecesinde, 12. evde, Venüs, asc, şans noktası ve 1. evden uzak orb ile Mars ve Juno'yla Aslan stelyumunda.
*Almuten Güneş, Scout Venüs.
*Ateş elementi çok baskın, hava elementi hiç yok.
*Merkür kırmızı S konumda, Pollux ile beraber ve Kuzey ay düğümüyle kavuşumda.
*Jupiter 5. evden, Şiron 9. evden Yeniay'ı destekliyor.
*Şans noktası ve ASC (yükselen) üzerine, Neptün ve Güney ay düğümünden YOD açı mevcut.
*Uranüs 10. evden Yeniay'ı kareliyor.
*Satürn, Güney ay düğümü ve Plüto 6. evde Oğlak stelyumunu oluşturmaya devam ediyor.
YERYÜZÜNDEKİ DE ODUR;
İçbükey ya da dışbükey değildi ayna, dümdüz bir aynaydı. Sen onu gözünde büyüttün ya da küçülttün, fakat Temmuz ayı seni seninle yüzleştirdi ve arındırdı. Korkularınla, kabuslarınla, farkındalıklarınla, karmanla... Şimdi kendine dön bir bak, son söz söyleniyor, retro döneminden çıkarken işte o son dem, kapanıyor hesaplar. Şimdi zihnini sakinleştir, sahne senin, kalbin seni çağırıyor.
Bu dönem pek çok kişi çıkmış olabilir hayatından, geçmişten gelen duygular ve kişiler kanatmış olabilir kapanan yaralarını. Maddi kayıplar, belirsizlikler, sağlık sorunları, iş problemleri ile yorulan zihnin ve bedenin kimliğini unutmuş gibi. Halbuki sen, gerçek özüne dön diye deneyimledin tüm bunları. Hatırla, vazgeçme dürtüsü vardı bir yanında. Şimdi güçleniyorsun, yaşam sevinciyle doluyorsun, biricik ve tekilsin, yapabilirsin. Hayatın adaleti, ışığını sunuyor yaşamına.
İlahi plan işaret ediyor; kayıp sandığın işinin yerine yenisi, sağlığına şifa, kalbini çarptıracak kadersel eş, sevginden doğacak bebeğin, seni yaralayan ne varsa yerine yenisi doğuyor. Zamanın yöneticileri Ay ve Satürn, Ceres ile işbirliği yaparken, yeni nesil için kolları sıvıyor. Evet bu bir doğum enerjisi, kalbinin ürünü ne ise onu alacaksın. Yaratıcılığının, benliğinin, hak edişinin meyvesi ne ise, hak ettiğin kadar seninle olacak, yeter ki sıyrıl kaygılarından ve değişime direnmekten, kendini alaşağı etmekten, yüksek egondan kurtul. Dişil ve eril enerji bir arada, evren dengeyi çağırıyor. Bazı engeller çıksa dahi, bilinçaltın hayat sahnesine hazırlanıyor, son bitişleri yaşıyor, yorgunluğunu silkeliyorsun.
Maddi anlamda belirsizlikler olsa da, alacaklar gelmese de, kredi ve bankalar ile ilgili süreçler askıda kalsa da, akışta kalıp elinden gelenin en iyisini yapman gerekir. Belki hayat rutini belki de sağlık konuları yapman gerekenlere pürüzler çıkartabilir. İşte o zaman sistemi zorlamak ve gereksiz riskler almak yerine olabilecek olanın en iyisine odaklanmalı, kendini geri planda hissederek kıyas enerjisine kaptırmamalısın.
21 Ocak tutulmasının tetiklenmesiyle, kendimizi olduğumuz gibi ortaya koyamadığımızı, yeterince sevilmediğimizi düşünüp kendimizi kanıtlama çabasına girmek beyhudedir. Ve öne atılamadığımızda dikkat çekmek adına bir şeyler yapmak bu dönemin gölge yönüdür. Üstelik radikal kararlar almak, ateş yoğunluğu ile öfkeyi kusmak, özgürlük dürtüsü ile hareket etmek, toplumun otoritesine karşı çıkmak sıradışı olaylara sebebiyet verebilir, itibarımızı sarsabilir.
Bu dönemde kalp krizleri, kazalar, kemik ve kalça kırılmaları, diş sorunları, elektrik çarpmaları çokça görülebilir. Lüks harcamalardan kaçınmak önemlidir. Altın ise değer kazanabilir.
Aslan enerjisi baskınken, ilgi çekmek ve alkış toplamak için bir şeyler yapılması gerek sanılır. Oysa Güneş kendi evindeyken, sadece kendimiz oluruz ve alkışlar da kendiliğinden gelir. Ancak bir hobimizi, işimizi, sevgimizi ortaya koyarken bunu kalben yapmalı, hakkını vere vere, bir çocuk saflığı ve heyecanında yapmalı, kendimize güvenmeli ve sadece ve sadece kendimiz olmalıyız. Yeteneklerimiz her ne ise, bize yeryüzünde sunulmuş olan ne ise onun tadını çıkartarak, kalbimizi dinleyerek, zihnimizi 'ben kimim?'e odaklayarak. Kendimizi olduğumuz gibi kabul edip severek ve yaşamımıza sunarak, belki de daha önceden denemediğimiz ne varsa deneyerek. İçinde ne bir ego, ne kibir, ne boyumuzu aşan inat barındırarak.
Koklanmış solmuş bir çiçeksen, kanadı kırılmış bir kuşsan, suya düşmüş bir güneşsen de, şimdi özüne dönüyorsun. Bu hayat sahnesinde sana lutfedilen senin deneyim araçlarındır, gerçek olan ve sana kalacak olan yalnızca ruhundur. Ne zaman gideceğin değil, an'da nasıl yaşadığın önemli. Dizlerinin üzerinden kaldır içindeki çocuğu, koş ve heyecanla o sahneye çık. Çiçeğin en güzel açmak, ağacın en yeşil olmak, güneşin en parlak doğmak gibi bir derdi yoktur. Ve adalet, her zaman yerini bulur. Sen sadece ışılda!