‘Yargılama ki, yargılanmayasın. Çünkü başkalarını nasıl yargılarsan, sen de öyle yargılanacaksın ve başkalarını hangi ölçüyle ölçersen, karşılığında sen de o ölçüyle ölçüleceksin.’
Tam da bugünlerde, karmanın ve dönüşümün gezegeni Plüto S’ten (durağan, dünyadan bakıldığında dönmüyor gibi gözüken, keskin enerji) , retroya başlamışken hatırlanması gereken cümleler.
Plüto; derin ve karanlıktır fakat esasen kendi derinliğimiz ve karanlığımızdır. Karşımıza çıkan her kim ve ne ise o bizi kendimizle yüzleştirir.
Bu dönemde korkularımızla yüzleşiyor ve bağlı olduğumuz sistemin sağlam olup olmadığını sorguluyoruz. En çok da; korkularımızdan sıyrılmaya hazır mıyız? Neye ne kadar bağımlıyız? Değişime direnecek miyiz? Hayat bunu soruyor bizlere. Biz karşısında durdukça yaz aylarına doğru korkularımızla ve kendimizle daha sert yüzleşmek zorunda kalacağız. Çünkü öyle ya da böyle arınmamız gerek, zor mu kolay mı olacağını karşı koyuşlarımızla seçeceğiz.
Bugüne kadar kendimizi pek çok hayat sınavı ile tanıma fırsatı bulduk. Kimimiz kaçtık kimimiz fark edip karanlık yönlerimizi iyileştirdik. İşte fark edenler, şimdi o sert kayalara, soğuk odalara, yalınayak ve korkusuzca ilerleyenler.
İnsan, ne yaparsa kendine yapar. Affedin, adalete inanın ve hafifleyin. Biz istediğimiz kadar plan kuralım, evrenin her zaman daha iyi bir planı var.
Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok, dipte de olsak, bir boşlukta sallanıyor gibi de hissetsek, tüm yaşanan deneyimler en doğru zamanda ve şekilde gerçekleşiyor çünkü bize göstermek istediği bir yol var.
En dipte ve karanlıktayız sanarken, aslında orada görmemiz gereken bir ışık var.
Tam da bugünlerde, karmanın ve dönüşümün gezegeni Plüto S’ten (durağan, dünyadan bakıldığında dönmüyor gibi gözüken, keskin enerji) , retroya başlamışken hatırlanması gereken cümleler.
Plüto; derin ve karanlıktır fakat esasen kendi derinliğimiz ve karanlığımızdır. Karşımıza çıkan her kim ve ne ise o bizi kendimizle yüzleştirir.
Bu dönemde korkularımızla yüzleşiyor ve bağlı olduğumuz sistemin sağlam olup olmadığını sorguluyoruz. En çok da; korkularımızdan sıyrılmaya hazır mıyız? Neye ne kadar bağımlıyız? Değişime direnecek miyiz? Hayat bunu soruyor bizlere. Biz karşısında durdukça yaz aylarına doğru korkularımızla ve kendimizle daha sert yüzleşmek zorunda kalacağız. Çünkü öyle ya da böyle arınmamız gerek, zor mu kolay mı olacağını karşı koyuşlarımızla seçeceğiz.
Bugüne kadar kendimizi pek çok hayat sınavı ile tanıma fırsatı bulduk. Kimimiz kaçtık kimimiz fark edip karanlık yönlerimizi iyileştirdik. İşte fark edenler, şimdi o sert kayalara, soğuk odalara, yalınayak ve korkusuzca ilerleyenler.
İnsan, ne yaparsa kendine yapar. Affedin, adalete inanın ve hafifleyin. Biz istediğimiz kadar plan kuralım, evrenin her zaman daha iyi bir planı var.
Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok, dipte de olsak, bir boşlukta sallanıyor gibi de hissetsek, tüm yaşanan deneyimler en doğru zamanda ve şekilde gerçekleşiyor çünkü bize göstermek istediği bir yol var.
En dipte ve karanlıktayız sanarken, aslında orada görmemiz gereken bir ışık var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder