Takvimler 28 Haziran 2018’i, akrep ve yelkovan İstanbul
saati ile 7.53’ü gösterdiğinde göklerde Güneş ve Ay karşı karşıya gelecekler.
Mars ise 27 Haziran gecesi S (durağan) hareketinden çıkıp Retro hareketine
başlayacak.
Göklerde;
· Ay Oğlak burcunun 6 28’ derecesinde 6. Evde ve Güneş Yengeç burcunun 6 28’ derecesinde 12. Evde.
· Anın yükseleni 4 derece Aslan burcu.
· Chiron Ay ve Güneşe haritanın 9. Evinden t-kare
· Neptün Balık burcunda Retro.
· Venüs Neptün 150’liği mevcut
· Mars Retro, Güney Ay Düğümü kavuşumu ise haritanın 7. Evinde.
Yeryüzünde;
Ve kader kapıları açılacak, karmanın çarkı dönerken her bir
dişi hayatımızda bir boşluğu dolduracak. Kapılar ağır ağır bir bir geçmişi
aralarken her çarkın birbirine geçiş sesinde ayrı ayrı hesap vereceğiz. Bu kara
ve soğuk yaz mevsiminde; karmik rüzgar tenimize değerken titreşerek dirilecek
ruhumuz. Yüzleşeceğiz, yenileceğiz, yenileneceğiz, büyüyeceğiz. Çok büyüyeceğiz!
Tutulmalar ile Retrolar ile yavaş yavaş sertleşen yaz; insanlığın
çirkin yüzünü, cehennemini, vahşetini, içgüdülerini, yumuşak karnını ortaya
çıkartırken, deli dünyada akla yatkın olanı ararken, hiçbir şeye anlam
yükleyemeyeceğiz belki, belki de her şeye.
Şimdi insanlık sınavını veriyor!
Kaderin heybetli çarkı, 1999 yılının tekrarlayan düzenine,
11 Ağustos’a doğru hızla ilerlerken nefesi adımlarımıza dolanıyor. Hisset!
Farket! Kedileri, köpekler, kuşları, doğayı… Hepsi farkında, hepsi huzursuz.
Her şey sallantıda! Uranüs Boğa’da bahsettiğim ekonomik kriz Venüs retrosu ile
kanatlanmak için sabırsızlanırken, yeryüzünün lavları kımıldanırken Doğu’dan
Batı’ya, diktatörler huzursuzken tüm dünyada tahtlarında, toprak ana kesiyor
mahsülünü, sorguluyor hayat tüm insanı değerleri, körükleniyor, yağıyor dolu,
kızışıyor gökler, kızışıyor evren!
Gördüğün son yüze iyice bak, onu geçmişinden
veya geçmişte yaptığın hataların yüzünden getirdin bugüne. Kaçış yok. Hesap
vereceksin. Ders vereceksin.
İnsan bu kocaman sandığımız küçücük dünyada, savunmasız,
aidiyetsiz, arafta kalınca güvendiği kollar, sığınacağı bir yuva, kalbini
ısıtacak bir söz arar durur da kalbini dinlemeyi unutur. O hep gözetilen,
korunan bir varlıktır aslında. Ama kendi zırhını deler geçer insan. Bunu davranışlarıyla
karma yaratarak yapar. Gücünü, kalbini, varlığını kötüye kullanarak yapar.
Unutur ki; yapılan her şey bu koskoca devranda geri ona dönecektir. Gün gelecek
o Mars retroya girecektir. Dev çınar sanarken kendini, ulu dallarına dokunan
fırtınalar minik bir yaprak gibi savunmasız ve yalnız bırakacaktır onu. Üşüyüp
titrerken tek düşündüğü, aidiyet hissinin nerede olduğu olacak, ona tuzak
kapıları açacak, geçmişten gelen maskeli yüzlerin toprağına köklerini salacak
ve incinecektir. Çünkü zamanlardan bedel ödeme zamanı, karmasını temizleme
zamanı, yüzleşme zamanı gelip çatmıştır ve işte o an anlayacak insan! Kalbini
kırdığı bir sevdiğiyle, kimse görmez diye aldığı bir eşyayla, yarı yolda
bıraktığı insanla, kendi değerini bilmeden yaptıklarıyla, işini hakkıyla
yapmamasıyla başına gelen olaylara neden? diye sorarken, hatırlayacak; NEYİN
IZDIRABI PEŞİNE DÜŞTÜ?
Başına gelen kötü bir olay, toplumsal düzeni bozan bir
lider, canını yakan insanlar asla gitmiyorsa bil ki; ondan gereken şeyi henüz
öğrenememiş, dersini alamamışsındır. Sadece bak ve gör! Retro işte bunu söyler.
Dolunay ve Satürn yavaş yavaş kavuşurken birbiri ile ve
yıldızlarla, yalnızlığa çekilen ruhumuz Facies sabi yıldızı ile azmi ve sabrı
kendi içinde bulacak, Uranüs’ün olumlu enerjisi ile değiştirecek duygusal
kimliğimizi. İçimizden sürekli ‘ben bu başarıyı hak ettim, iyi günleri hak
ettim, ben parlayacağım, önde olacağım artık’ derken bulabiliriz kendimizi.
Fakat bu sisli bulvar ve sahte ışıltıya kapılmadan önce kendi kendimizi dahi
manipüle etmiş olabileceğimizi düşünmeliyiz. Sis perdesi aralandığında
gökyüzüyle yüzyüze geleceğiz fakat kendimizi bu defa da karamsarlığın sert ve
acımasız kollarına bırakabiliriz. Artık yolun sonunda olduğumuzu,
başaramayacağımızı kabullenişe geçerek içimize çekilebiliriz.
Unutmayın Retrolar kötü değildir, sadece bir şeyleri artık
görmemiz gerektiği için açığa çıkarır. O yüzden ne göklere uzatın kanatlarınızı
ne de uçurumlara sürükleyin duygularınızı. Evren dengeyi sever. Hayatta her şey
deneyim alanıdır ve başımıza gelen olaylar olmazsa ruhumuz arınamaz, terbiye
olamaz, büyüyemez. Şimdi ağlamak veya kendi gücümüzü kanıtlamak değil sadece
görmek vakti.
Şimdi merhamet ederek, severek, olumlu düşünerek, inzivaya
çekilerek, doğayla bütünleşerek rahatlamalıyız. Sert etkilerden ancak böyle
korunabiliriz. Ay ışığı hayat yolunuzu aydınlatsın.
Bu yazın şarkısı;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder