15 Ocak 2018 Pazartesi

NE KADAR AZ YOL ALMIŞIM, NE KADAR AZ. YOLUN BAŞINDAYMIŞIM MEĞER!



OĞLAK BURCU’NDA YENİAY

17 Ocak 2018, İstanbul saatine göre sabah 05:17’de Oğlak Burcu’nun 26 54’ derecesinde, 2. evde Güneş ve Ay tam kavuşum halini alıyorlar ve gökyüzünde Yeniay meydana geliyor.

Gökyüzüne baktığımızda;


Güneş ve Ay’ın kavuştuğu sahneye Venüs ve Plüto da eşlik ediyor. Ve kol kola Oğlak Stelyumunu oluşturuyorlar. 

Merkür ve Satürn de Oğlak Burcu’nda 1. evde seyahat etmeye devam ediyor. Satürn’e Black Moon ve Facies sabit yıldızı(8 18’ Oğlak) eşlik ediyor. MC ise onlara kare açı yapıyor.

Anın yükseleni Yay, Antares sabit yıldızı ile bizlere merhaba diyor.

Jupiter ve Mars’ın Akrep Burcu’ndaki kavuşumunun büyük enerjisi, Oğlak Stelyumuna Sextile açı yaparken, 3. Evdeki yaralayıcı- şifacı Şiron Balık da Sextile ile onlara eşlik ediyor.

Uranüs ise köklerimizin, ailemizin olduğu 4.evden Ay ve Güneş’e kare açı yapmakta.

Yeryüzüne baktığımızda;

Daha fazla güç, daha fazla saygı, ciddiyet lütfen!

Sabır ve disiplin ile tırmanılan merdivenler, sanki göğe doğru uzanmış, her zamankinden daha dik ve bu beni daha çok çağırıyor. Ama merdivenin sonundaki ışık, asla yetmiyor! Avuçlarımda ne var, ellerimdeki bu güç ile ne kadar ışıldarım? Etrafımdakiler beni daha net, daha büyük görmeli, parlamalıyım!

Kazandığım ne varsa; beni ben yapan değerler, imajım, hangi basamakta olduğum şimdi daha çok düşündürüyor beni. Olmak istediğim yerde miyim? Bunun için neler yapmalıyım? Belki de radikal kararlar almalıyım.


Şimdi heybemdekileri masaya dökme zamanı. Bu zamana kadar neler biriktirmişim; göze aldıklarım, tırnaklarımla kazıyışlarım, uykusuz gecelerim bu masadakilere değdi mi? Bunca fedakarlık kim için, ne için? Ah, verdiğim emekler, çabalar hep boşaymış, kimse görmemiş, anlamamış değerimi. Işığım ellerimde küçücük kalmış, çıktığım basamaklardan seslenmiş, duyuramamışım sesimi. Yolculuğum sanki sisli.

Madem siz bana hak ettiğimi vermediniz, bundan böyle kendim alacağım. Sesimi duymayan kulaklarınıza çığlık çığlığa bağıracağım! Bana saygı gösterecek, hepiniz beni tanıyacak ve kim olduğumu anlayacaksınız!

Ve bu çıkmaz sandığımız sokakta Yeniay’ın sesine kulak verirsek, cevabı onda bulacağız;

Sen muazzam bir çiçeksin, belki yanlış iklimlerde çiçeklerini açtın. Git ve köklerini sal doğru topraklarda. Doğru yerde olup olmadığını anlamak için belki çaba bile harcamadın. Kımıldat taç yapraklarını, iç suları şimdi kana kana. Ne ekildiyse o biçilir bu hayatta. Gölgeleri aşmamış, serinliğine uzanmış kalmışken yeterince ısıtamadı diye Güneş’e kızma. Işığa çevir başını, kendini bulacaksın. Hangi kardelen açmış üstündeki karı aşmadan toprağın altında?

Etrafına bak; bir damla su, bir avuç ışık ile hayata tutunan fidanlar, şimdi ulu çınarlar! Rengin, kokun yayılacak yeryüzüne, alınganlığı, kibri, hırsı ve şikayet etmeyi bırak. Elindekilerle yetinmeye bak. Evren aşırıyı sevmez. Dev aynasına da ihtiyacın yok, binlerce ışık demetine de. Sen olduğun gibi güzelsin, ait olduğun yerde güzelsin. Yaşadıklarındır sana değer katan. Ödediğin bedeller köklerini ayakta tutan. Daha çok bedel ödeyecek, daha çok çiçek açacaksın. Güne başladığın coğrafyalarda mutlu değilsen tomurcuklarının ne manası olur? Yeniliklerden korkma, değişimden korkma; kendin olduğun parçaları kainatın bir ucundan diğer ucuna, ayağının altından kayalar, çakıllar kayarken, tepeleri aşarak bul ve salın orada. Bulana kadar her iklimi dene, yanıl, bir daha dene. Orayı bulduğunda sen de kendini keşfedeceksin. Sana yetmedi diye Güneşi, Ayı, toprağı suçlama. Bulamayacağım diye de kendini. Hırs ile değil, motivasyon ile besle yapraklarını. Rüzgarlar polenlerini dağıtsın yeryüzünün dört bir yanına.

Hayattasın, demek ki başardın! Sen kurban değil, kendi bahçenin kahramanısın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder