24 Eylül 2018 Pazartesi

BENİ BEN YAPAN




Takvimler 25 Eylül 2018’i, akrep ve yelkovan İstanbul saati ile 05.51’i gösterdiğinde göklerde Güneş ve Ay karşı karşıya gelecek, DOLUNAY’ı meydana getirecekler.

Gökyüzüne Baktığımızda;

*Baskın olan element; HAVA. Zeka, araştırma, bilim gibi konuların ne kadar da önemli olduğunu vurgulamakta. Almuten Merkür ise onu destekler halde. Dolandırıcılık, yalan, dili güç için veya kötüye kullanma ve taklitin karma ile başımıza ne işler açacağını gözler önüne sermekte.

*Güneş Terazi burcunun 1.59 derecesinde Süper Galaktik Merkez’de ve Ay Koç burcunun 1.59 derecesinde Kerb sabit yıldızıyla kavuşumda. Üstelik her iki burç da yönetici oldukları evlerin tersi evlerinde yerleşimdeler.

*Güneş Merkür ile 4 orb kavuşumda; 4 orb aidiyet hissettiğimiz yerdir, ait olduğumuz ev, aile, köken. Güvende hissettiğimiz yerdir.

*Ay Şiron ile 2 orb kavuşumda. 2 orb ise bize ait olan maddi ve manevi değerlerimizdir. Bize güven veren şeylerdir.

*Anın yükseleni Merkür fakat Merkür terazide, yöneticisi Venüs ise hızla Retro hareketine doğru ilerlemekte!

*Satürn kuzey ay düğümü 150 ve Uranüs ay düğümlerine t-kare.

*Güney ay düğümü, Mars, Lililith yaz temalarını açığa çıkarmak için kavuşumda. Satürn ise tutulmaya t-kare yaparak öğrettiklerini anlayıp anlamadığımızı sert bir öğretmen gibi sorgulamakta.

*Jupiter ve Plüto tepe noktası Rigel sabit yıldızına yod açı yollayarak ilahi parmak büyük dönüşüm enerjisiyle; kendimizi geliştirmeyi, bilgiye ulaşmayı, eski değerlerimizi bırakarak yenilenmeyi işaret etmekte.

*Ve Ay düğümleri ile tutulma arasında karmik, kadersel dörtgen mevcut. Kader çoktan yazıldı, sen nasıl ilerleyeceğini seçeceksin şimdi.

Ne Ay’ı seçebilirsin bu karşıtlıkta, ne Güneş’i. Benliğin de -  bütünün parçası olmak da; duyguların ve yaraların da - kişiliğin ve aklın da burada. İkisi de iki taraftan kapını çalmakta. İkisini de dengelemek zorundasın. Yoksa sen açtığın tek taraftayken bir diğerinin kaderin çarkıyla kapını kırıp evini dağıttığını göreceksin.

Yeryüzüne Baktığımızda;

Bir bıçak gibi değil de, toplu iğneler gibi içini kazıyan. Tane tane, yavaş yavaş. Geceleri gizli gizli ağladığın, kimseye açamadığın, açarsan, bir kere teslim olursan, bir kere çırılçıplak kalırsa ruhun, paramparça olacağına inandığın o en büyük yaran. Zaafın, bam telin bugünlerde kanayan! Şiron yarası.

O öyle bir yaradır ki; hayatının en ağır ama en inkar ettiğin günleridir. İnkarın altında tekrar hatırlarsan güçsüz düşeceğine inanmak yatar. Gözlerinde hep vardır ama sen benimsemiş, sindirmişsindir. Kabuk tutmuş ve hissizleşmiştir artık. Ama o yarayı öyle iyi bilirsin ki; başkalarının gözlerinde aynısını gördüğünde onu en çok sen şifalandırabilirsin. En zor kendine itiraf eder ama sadece sen çözebilirsin.

Şimdi farklı insanlarla, farklı zaman dilimindesin ama aynı duygu karşında dikiliyor. İnatla basıyor damarına, inatla kanırtıyor içini. Evrende hiçbir şey boşa değil. O yara şimdi neden burada?

Kendini bilmeyen, ruhuna erişemez. Ruhunu bilmezsen, evrensel bilince ve sevgiye asla ulaşamazsın. Fiziksel korunaklı varoluşunda sığ ve krizlerle yaşarsın. Önce kendini bilmeli insan! Kendini korumalı, tanımalı, sevmeli. En büyük korkularınla tanışacaksın bugünlerde, kaderin çarkı dönerken Mayıs ayından bu yana ne yaşadıysan üzerinden geçecek, kendini korumayı öğreneceksin veya bencilliğini törpülemeyi. Yapılmamış, söylenmemiş ne varsa şimdi dile gelme, harekete geçme zamanı. Fakat bin düşün bir söyle. Fevrilikle öfkeyle değil, özgüven ve cesaretle. Sinirlerine hakim ol.

Ben- biz dengesini öğreneceğimiz şu günlerde, dengeler değişiyor. Karşı tarafa boyun eğmeye, kendi değerimizi bilmemeye cesur ve kararlılıkla son vereceğiz. Son damla, bardaktan taşmakta.

Ve her kim kendini kaf dağında görüyor, haddi olmadan konuşuyor, hayat tarzını bir başkasını taklitle düzenliyor, kendini egosuyla öne atıp duruyor, her şeyi kendine hak görüyorsa, işte o sahte içten pazarlıklı maskeler de bir bir düşecek.

Kendini kendin olduğun için sev ve tüm yaraların için evrene teşekkür et. Seni üzen, inciten, üzerine gelen, benliğini yok eden veya ego dağlarına çıkaran ne varsa dur bir düşün nedenini, sana hangi dersi anlatıyor? Geçmişte yarattığın hangi rüzgar bunu fısıldıyor? Hissettiğin acı evrenden sana armağan, onu görebildiğinde büyüyeceksin. Aklını, ruhunu, kalbini işte böyle tanıyacak ve temizleyeceksin. Hepimiz biricik ve tekil ruhlarız. Hepimizin bu hayatta bir rolü var. Şayet güvenli alanında değişimden korkarak ve inat ederek oturur, farkında olmamayı seçersen hayatındaki krizlerden yine sen sorumlusun. Yapmaktan olduğu kadar yapmamaktan da. Sana verilen bedene, ruha, kalbe açı çektirilmesine izin vermenin de karma yarattığını biliyor muydun? İşte şimdi öğreneceksin.

Bu kadersel dolunayda kalbini sevgi ve merhamete aç, acılarla değişimin mucizelerini kabul et, fark et.

Dünyada;

Venüs retrosuna doğru hızla ilerlerken maddi iflaslardan ötürü duyacağımız cinayet ve intiharlar artacaktır. 5 Ekim ve sonrasında yazın sadece bir uyarı olarak gördüğümüz ekonominin durumuyla üretim, eğitim ve bilime çeki düzen vermek için baş başa kalacağız. Birlik olmanın ve birliğin içinde kendi haklarımızı da korumanın önemini anlayacağız.

Öfkeli, egolu söylemlerle ani ataklar ve söylenenlerle yapılanların uyuşmaması liderler arasında büyük bir hareketliliğe sebep olabilir.

Kıskançlık, aşk cinayetlerini bol bol duyabiliriz ne yazık ki. Gölge yönüyle; erkekler dürtüsel hareket ederken ve öfkeyle gemileri yakarken, sevdiklerini aldatırken, kadınlar da ayrılık acısı ve intikam duygularına başvurabilir. Artık oluru kalmayan ilişkiler bir bir sonlanabilir.

Baş ağrıları, migren, kafadan alınan darbeler artabilir, kendinizi sakinleştirmek için size iyi gelen ne varsa uygulayın. Ekleyeceğim mantraları günde bir defaya mahsus olmak üzere dinleyebilirsiniz.

Gayatri mantra:
https://www.youtube.com/watch?v=yQjHSIHPJfw

Moon mantra:
https://www.youtube.com/watch?v=MMQLSs5EhnY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder